İsrail-Hamas çatışmaları sebebiyle binlerce Gazzeli evlerinden kaçarak Han Yunus bölgesine sığındı. İsrail, bölgenin kuzeyinin tahliye edilmesi yönündeki emrinin ardından Gazze’den son 48 saat içinde 500 bin kişinin güneye doğru gittiğini söyledi.
Kendisi de üç çocuğuyla birlikte evini bırakarak güneye giden yüz binlerce kişiden biri olan gazeteci Rushdi Abu Alouf, Han Yunus’tan izlenimlerini anlattı. “Yüz binlerce insan, kuzeydeki evlerinden kaçtı” diyen Abu Alouf, “Yanlarında ne taşıyabiliyorlarsa onu aldılar. Eğer benzinleri varsa belki arabalarıyla. Bulabiliyorlarsa at arabalarıyla. Hiçbir şeyleri yoksa da yalnızca kendilerini getirdiler. Geldikleri yer ise neredeyse bir gecede nüfuslarının ikiye katlanmasına hiç hazır olmayan bir yer. Şimdi her avlu, her oda, her cadde erkekler, kadınlar ve gençlerle dolup taşıyor. Ve gidecek başka hiçbir yer yok” diye konuştu.
‘400 BİN KİŞİNİN EVİ OLAN BÖLGEDE NÜFUS 1 MİLYONUN ÜZERİNE ÇIKTI’
Kendilerinin de 2 günlük yiyeceği olduğunu anlatan Alouf, “Halihazırda evleri bombalanmış bir sürü Gazzeli, kaybolmuş, korkmuş ve geleceklerinden hiçbir şekilde emin olmaz bir biçimde buraya toplandı. Normalde 400 bin kişinin evi olan bu bölgenin nüfusu bir gecede bir milyonun üzerine çıkmış durumda. Kuzeyin yanı sıra, doğu bölgelerden de gelenler var. Doğu da 2014 savaşında büyük zarar gören bir yer. Her birinin barınak ve yiyeceğe ihtiyacı var. Buna ne kadar süreyle ihtiyaç duyulacak, kimse bilmiyor” dedi.
‘KIT KAYNAKLAR TÜKENİYOR’
Alouf, izlenimlerini şöyle anlattı: “Kıt kaynaklar hızla tükeniyor. Burası zaten perişan olmuş bir şehir. Sıkıntılı şeyler zaten vardı. Şimdi ise parçalanmaya başladı. Buradaki ana hastane zaten temel ihtiyaçlar konusunda sıkıntı yaşıyordu. Kuzeyden gelen hastaları ve yaralıları kabul etmekle kalmadı, şimdi bir sığınak haline geldi. Sığınmacılar, İsrail bombardımanlarında yaralanıp hastaneye yeni getirilenlerle birlikte koridorları dolduruyor.”
Buraya gelen insanların geldikleri için suçlanamayacağını söyleyen Alouf, “Hastaneler, uluslararası hukuk tarafından korunan savaş zamanlarında olunması gereken en güvenli yerlerden. Bu insanlar şanslı olanlardan. En azından şimdilik” diye konuştu.
‘HER HASTAYA GÜNDE EN FAZLA 300 ML SU VERİLİYOR’
Han Yunus’taki tıbbi şartlar hakkında da bilgi veren Alouf, “Doktorlar, yeni gelen yaralılara çok az bir miktarda su verebiliyor. Su her hasta için günlük 300 ml olarak kısıtlandı” dedi.
Alouf, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sığınmacılara hiçbir şey verilmiyor. Başka yerlerde kent sakinleri yeni gelenleri buyur ediyor. Han Yunus’taki birçok kişi zaten sıkış tıkış koşullarda yaşıyordu. Şimdi dip dibe yaşıyorlar. 50-60 kişiye ev olan küçük daireler görüyorum. Kimse bu şekilde uzun süre yaşayamaz. Ailem şimdi diğer dört kişiyle iki küçük yatak odalı bir dairede ev paylaşıyor. Bizim için metrelerce kişisel alan var. Şanslıyız.”
‘AZICIK YEMEK VAR, AZICIK BENZİN…’
Bölgedeki okulların da evlerinden kaçarak gelen ailelerle dolup taştığını anlatan Alouf, “Anneler ve nineler, aç çocukları sabırsızlıkla beklerken avlulardaki banklarda yemek pişiriyor. Ancak artık daha fazla yer olmadığında – ki daha fazla yer yok – insanlık kaçınılmaz olarak sokaklara, ara sokaklara ve alt geçitlere dökülüyor, kire, pasa, enkazlara yerleşiyor. Sanki hiç gelmeyecek olan bir şeyin beklentisi de o an başlıyor” diye konuştu.
“Azıcık yemek var, azıcık benzin. Bakkallarda su yok. Bel bağlanabilecek bir tek su istasyonları var. Ama onlar da felaket durumda” bilgisini paylaşan Alouf, “Ve bu şehrin tehlikelerden uzak olmadığı da ortada. Düzenli olarak bombalanıyor. Hala savaş bölgesinde. Çökmüş binalar ve enkaz yığınları sokakları dolduruyor” ifadelerini kullandı.
‘GAZZE’DEN 4 SAVAŞIN HABERİNİ YAPTIM, BÖYLESİNİ GÖRMEDİM’
Hamas’ın İsrail’in içine saldırmaya devam etmesiyle hastanenin yakınından fırlatılmış roket seslerini duyduğunu anlatan Alouf, “Sıradaki hedeflerini arayan İsrail’in insansız hava araçlarına ait vızıltılar duyuluyor. Ve bombalar düşüyor, binalar çöküyor, morglar ve hastaneler insanlarla doluyor. Bu sabah ailemin kaldığı dairenin yakınlarına yere bir bomba düştü. Telefonlar kesildi. Oğluma ulaşmak 20 dakika sürdü” dedi. “İnsanlar böyle yaşayamaz. Ve işgal henüz başlamadı” diye konuşan Alouf, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Memleketim olan Gazze’de dört savaşın haberini yaptım. Daha önce hiç böylesini görmemiştim. Önceki savaşlar ne kadar kötü olursa olsun, açlık çeken veya susuzluktan ölen insanları hiç görmemiştim. Şimdi bu gerçek bir olasılık. Gazze’den çıkmanın tek seçeneği olan Mısır’a giden Refah geçidi hala kapalı. Kahire, onu açmanın yeni bir insani felaketi başlatacağını biliyor. Şimdi Refah’a 20 km uzaklıkta bir milyon Gazze mülteci bekliyor. Geçit bir kere açılırsa, kaos da beraberinde gelecek. 2014’te binlerce kişi savaştan kaçmaya çalışırken aynı şeyi gördüm. Bu sefer çok, çok daha kötü olabilir. Bu, Mısır’ın korktuğu bir şey. İnsan seli sadece sınıra akacak ve yine felaket ve yine kaos olacak.” (BBC Türkçe)